Kürşat BAŞAR

    Kürşat BAŞAR


    BEBEKLER, ARABALAR, KADINLAR VE ERKEKLER

    22 Mayıs 2019 - 17:30

    Kadınların geçmişle bağları bizden daha mı güçlü? Pek çok şeyi bizim unutup onların hatırlaması belki de bunu doğruluyor.”

     

    Oldukça şık döşenmiş, efsane tasarımcıların birkaç parçasının da yer aldığı bir mimarlık bürosundaydım geçenlerde.
    50’li yaşlarında bir arkadaşım.
    Baktım, masasının üzerinde çocukluğumuzdaki küçük arabalardan var.
    Matchbox arabaları benim çocukluğumda en değerli hediyelerden biriydi. Doğum günümüzde bir hele iki tane araba gelirse deliye dönerdik. Şimdiki arabalar gibi canavara dönüşmüyorlardı, uzay aracı olmuyorlardı, yanlarından silahlar çıkmıyordu ama kapıları açılıyordu ve gerçek modellerin birebir aynısıydı.

    “Bunları sakladın mı, benimkiler kayboldu” dedim.
    “Hayır, benimkiler de kayboldu şimdi koleksiyon yapıyorum, bunları oradan buradan topluyorum” diye cevap verdi.
    Siz hiç bebeklik oyuncaklarını hayatı boyunca yanında taşımış bir adam gördünüz mü?Belki bir veya iki oyuncağını sonradan alıp çalışma masasına koyanlar vardır, o kadar.
    Örneğin benim çocukluğumdan kalan bir tren ve bir de üzerinde ışıklar yanıp sönen uzay aracı var. Onları da Oyuncak Müzesi’ne hediye ettim.
    Hatta bırakın oyuncakları, güzel güzel albümler yapıp bebeklikten bugüne fotoğraflarını yerleştiren ve her gelene bunları açıp gösteren bir adam da pek kolay bulunmaz.

    Ama bırakın sarılıp uyuduğu fili, aslanı, tavşanı, bütün bebeklik odasını her gittiği eve taşıyan, evlendikten sonra bile Barbie evlerini odasına güzelce yerleştiren çok kadın biliyorum.
    Kadınların geçmişle bağları bizden daha mı güçlü?
    Pek çok şeyi bizim unutup onların hatırlaması belki de bunu doğruluyor.
    Kendi aramızda zaman zaman sohbet ederken, “Hatırlıyor musun bir tahta kestirip üzerine futbol sahası çizerdik, sonra çiviler çakıp onları futbolcu yapardık. Madeni bir para da top olur ve onunla saatlerce oynar hatta turnuvalar düzenlerdik” diyoruz.
    Ama hiçbirimiz o ilkel oyuncağı saklamamış.
    Şimdilerde diyeceksiniz ki zaten çocuklar her aklına gelen oyuncağı alabiliyor ve artık o oyuncakların öyle bir değeri yok.

    Ama yine de kız çocuklarına baktığım zaman bir şeyleri saklamayı, biriktirmeyi daha çok önemsediklerini görüyorum.
    Geçenlerde bir arkadaşımın kızı, sayısız oyuncağı arasından kullanmadıklarını başka kentlerdeki yoksul çocuklar için vermek istediğini söyledi.
    Sanıyorum okulda böyle bir kampanya yapılmış. Anne-babası da çok sevindi.
    Sonra içeri gidip o yüzlerce oyuncağı ayıklamaya başladı. Biz tabii sohbete daldık. 1-2 saat sonra geldi ve ayırdıklarını gösterdi. Topu topu 2-3 oyuncak, 1-2 tane de tüylü hayvan…
    Annesi hiç kullanmadığı bir sürü oyuncak çıkarıp gösterdiğinde her biri için ayrı bir mazeret buldu. Kimi bir arkadaşıyla ilk oynadığıymış, kimi babasının hediyesiymiş, kimini saklamak istiyormuş…
    “Boşuna uğraşmayın” dedim, “Onda her şeyin bir anısı vardır, ileride onlara bakıp hepsini hatırlayacak…”
    Anneannem dahil tanıdığım kadınların hemen hepsi, inanılmayacak ayrıntıları hatırlıyor. İyi veya kötü.
    Hepsinin ta siyah beyaz fotoğraf yıllarından beri özenle hazırlanmış, tarihlenmiş, saklanmış albümleri çekmecelerinde duruyor.
    Başucumda Müzik’te yazmıştım: ‘Kadınlar unutmaz.’
    Acaba farklı şeylere odaklandığımız için mi?
    Örneğin Fenerbahçe’nin 20 yıl önce hangi maçı kazandığını hatırlayan çok arkadaşım var.

    Ama aynı sene, birlikte olduğu kızın göz rengini hatırlar mı, emin değilim.
    Hayır, eminim, hatırlamaz!
    Üç yaşımda taktığım şapka yengemde duruyor, beş yaşımda çekilmiş fotoğraflarım annemde…
    Halam geçenlerde ilkokulda okuduğum bir şiirin bant kaydını çıkarınca şok geçirdim. Bütün bunlar benim hayatımın parçaları ama bende yok. Onlarsa saklamış. Geçenlerde, üniversite yıllarımda iki yaz boyunca oturduğum adadaki evi bulmaya çalıştım ve fark ettim ki yerini bile doğru dürüst hatırlamıyorum.
    Bir arkadaşım, cep telefonuna tanıdığı herkesin doğum günlerini, kendi nişanlılık, evlilik yıl dönümünü filan kaydetti ki uyarı gelince hatırlasın…
    Ama bir şeyi yine unutmuş, karısıyla ilk tanıştıkları günü ve yerini…
    Kim bilir belki de erkekler büyüdükçe o arabaların ve evlerin gerçeklerini almak için didinip durdukları için oyuncaklarını unutuyorlardır.
    Yine de erkeklere kızmayın, umursamadıklarından değil, bilemediğimiz bir nedenle gerçekten unutuyorlar…

    YORUMLAR

    • 0 Yorum