DOSTLAR KURULTAYI


Geçtiğimiz hafta sonu (25-26 Temmuz 2020) CHP 37. Kurultayını yaptı.
Tek cümle ile özetlersek; Kılıçdaroğlu kurultayı ‘tek adam’ olarak tamamladı. Bu sonuç, özellikle büyük illerin kongrelerinin tek adaylı yapılmasından belliydi. Demokrasi vurgusu ile var olan bir partinin nasıl olup da merkezin tek adayı ile il kongresi yaptığının kayıtlara geçilmiş ibretlik hikayeleri geride kalmıştı. Dolayısıyla kurultay heyecansızdı. Koronavirüs tedbirleri de eklenince iyice sönükleşti.  
Bu soluk ortamda tek parlayan Kılıçdaroğlu oldu. Mardin hariç, 80 İl Başkanının imzası ile aday gösterilen Kılıçdaroğlu, geçerli bin 251 oyun tamamını alarak yeniden Genel Başkan seçildi.
2018 Kurultayındaki seçimin gölgesinden kurtulmuştu. 2018’de yaşanan ‘CHP nasıl bir partidir?’ sorusunun tam karşılığı olan bir olaydı. Kılıçdaroğlu Muharrem İnce ile yarışıyordu. Bin 81 delegenin imzasıyla genel başkanlığa aday gösterilen Kılıçdaroğlu’na, sandıktan 790 oy çıktı. 291 delege imzalı beyanına rağmen Kılıçdaroğlu’na oy vermemişti. Ya da oy vermeyeceğini bile bile Kılıçdaroğlu’nun adaylığına imza atmıştı. 37. kurultayda bu fıkranın ikinci sürümünün yaşanmasına izin verilmedi.
Kılıçdaroğlu’na rakip çıkmadı. Oysa demokratiklik gösterisi yapılarak, aday adaylarından istenen delege imzası sayısı 127’den 68’e indirilmişti. Ancak 68 imzayı toplayabilen olmadı.  
Adaylık için yeterli imza sayısına ulaşamayan Parti Meclisi (PM) üyesi İlhan Cihaner, eski milletvekili Aytuğ Atıcı ve Prof. Dr. Tolga Yarman, parti yönetimini kıyasıya eleştirdiler. Özellikle İlhan Cihaner yaptığı sert konuşmada, imza verecek delegelerin özellikle belediye başkanları tarafından ‘aşıyla ve işiyle tehdit edilerek’ yoldan çevrildiklerini açıkladı.
Oysa parti kulislerinde göstermelik ya da kontrollü adaylara izin verileceği konuşuluyordu. Aday olmaları için yeterli imza verilecek, ancak sandıkta boylarının ölçüsünü alacaklardı. Ya da aday olmaları sağlanacak, kurultayda aday kimliği ile konuşacaklar ancak sonrasında Kılıçdaroğlu lehine adaylıktan çekilecekler ve böylece gösteri tamamlanacaktı. Anlaşıldı ki; bunlara da ihtiyaç duyulmamıştı.
Kurultay nasıl başladıysa öyle bitti.
Genel Başkan seçilen Kılıçdaroğlu’nun Parti Meclisi’ne de damgasını vurdu. Eski dostlarından yola devam etmek istedikleriyle ve yeni dostlarıyla çevresini güçlendirdi.
Bu kurultay, Kılıçdaroğlu’nun yerel seçimlerde kazanılan başarının rüzgarını arkasına alarak girdiği ve ‘mutlak hakimiyet’ kurarak bitirdiği bir kurultay olarak CHP tarihine geçecek.
37. Kurultayın ‘iktidarın kapısını açan, bir adım sonrası iktidar olan kurultay’ anlamında sükseli bir adı da vardı: ‘İktidar kurultayı’.
Kılıçdaroğlu’nun kürsüdeki ilk sözleri “Hiçbir CHP’linin ve hiçbir vatanseverin umutsuzluğa kapılmaya hakkı yoktur” oldu. Konuşması içinde en çok alkışı bu cümlesiyle aldı. Devamında Türkiye’nin önündeki 5 sorunu ve bu sorunları nasıl aşacaklarını da anlattı.
‘İkinci yüzyıl beyannamesi’ni açıkladı. İktidara geldiklerinde yapacaklarını 13 madde halinde anlattı.
Teşekkür konuşmasında:
“Verdiğiniz her oya layık olmaya çalışacağım.(…) Kavga zamanı değil, birlikte olma zamanı. Yeni siyaset anlayışı ile yola çıkacağız. Çalışacağım, mücadele edeceğim. Ne yaparlarsa yapsınlar ülkeye hizmet etmek benim için mübarek bir görevdir.”
Asıl sözünü sona saklamıştı:
“Dostlarımızla ilk seçimlerde iktidar olacağız. Tarihin dönüm noktasındayız. Gün kavga günü değil. Gün, Türkiye’yi ekonomik, siyasal ve toplumsal buhrandan çıkarma günüdür” dedi.
Son seçimde % 1 oy alan partilerin bile kurultaylarında ‘tek başına iktidar’ marşları çalmasına alışkındık. Belki de siyasetin kurultaylara yansıması gereken doğası tam da buydu.
Ancak ana muhalefet partisi, en iddialı sözlerin söyleneceği kurultayında ‘tek başına iktidar’ olmaktan vazgeçmiş olduğunu beyan ediyordu.
CHP’nin kurultaydan çıkan son fotoğrafı şöyle:
Genel Başkan Kılıçdaroğlu mutlak tek adam.
Gözden ve elekten geçirip son şeklini verdiği parti yönetimindeki ‘dostları’ ile partinin tek hakimi.
Şimdilik isimlerini anmadan topluca selam gönderdiği, seçime birlikte gireceği parti dışındaki ‘dostları’ ile de iktidara yürüyor.