ANTİK ROMA’DA VİNALİA BAYRAMLARI


Daha önce 15 Ağustos’a tarihlenen Üzüm Bayramı ve Meryemana’nın Göğe Yükselişi Yortusu’nu yazmıştık.

Bu yazımızda da 19 Ağustos tarihinin antik Roma’da, asma ve şarap kültürü açısından öneminden söz edeceğiz. Böylece söz konusu bayramın aslında hangi gelenekten geldiğini de görmüş olacağız.

15 Ağustos tarihi malum Hz. Meryem’in göğe yükselişi ile birlikte üzüm bayramının kutlandığı gün oluyor.

Doğu mitolojilerinde ilk başlarda her ne kadar üzüm Meryemana ile ilişkilendirilse de medeniyet Batı’ya doğru yolculuk yaptığında Meryemana’ya kadar gelen Ana Tanrıça Kibele ve Artemis kültü yerini Baba Tanrı’ya bırakır. Artemis Batı medeniyetine de Diana adıyla, kaslı, güçlü kuvvetli, deyim yerindeyse kodumu oturtan erkek gibi bir kadın biçiminde geçer.

Üzüm ve asma da öyle olur nitekim. Batıda üzümün baş koruyucusu bir erkek tanrı olan, haddizatında baş tanrı olan Jüpiter olarak karşımızdadır. Jüpiter aslında antik Yunan panteonundaki Zeus’un ta kendisidir. Pek çok tanrı gibi o da Yunan’dan Roma’ya geçişte isim değiştirmiştir.

Anadolu’nun tarımsal bereketi simgeleyen kadın ilahından Roma’nın güç sembolü Jüpiter’inin en yüksekte bulunan tanrı kavramına geçişinde kuşkusuz Yunan Pantheonundaki baş tanrının bir erkek, yani Zeus olmasının rolü büyüktür. Zira antik Roma kültürü ilk şekillendiğinde antik Yunan temeline oturur ve tanrısallık Roma’ya Anadolu’dan değil, Yunan’dan geçer.

Tarım yerine savaşı ve gücü yücelten bir topluma da erkek baş tanrı yakışır zaten.

Bu nedenle Vinalia ismi verilen ve isminden de anlaşılacağı üzere asma ve şarabı ifade eden iki festivalden, daha önemli olan 19 Ağustos tarihli olanı Roma’da Jupiter’e adanır ve üzüm hasadı bu tarihte başlar. İşte daha sonra Hıristiyanlığa Üzüm Bayramı olarak geçecek bayramın pagan dönemdeki temeli budur. Kutlandığı gün de Hıristiyanlıkla hemen hemen aynıdır. Antik Roma’da bu bayrama Vinalia Rustica adı verilir. Yani kırsaldaki şarap bayramı.

Bununla birlikte Antik Roma’nın hakkını da teslim etmek gerekiyor.

Şöyle ki, daha önce varlığından söz ettiğimiz diğer Vinalia Festivali ise Venüs’e yani Afrodit’e adanıyor ve bunun tarihi de 23 Nisan olarak belirleniyor. Buna da Vinalia Urbana adı veriliyor.

Venüs, malum güzellik tanrıçası Afrodit’in Roma mitolojisindeki ismi. Bu anlamda Venüs bir türlü Ana Tanrıça olarak görülüyor Roma’da. Güzellik sembolü Ana Tanriça yani. Aslında Ana Tanrıça’nın gerek felsefi gerekse sanatsal olarak Roma’da, hatta daha sonra Rönesans Avrupa’sında güzellikle ve hatta bereketle temsil edilmesi durumu da bir bakıma Avrupa medeniyetinde önemli bir olgu olarak karşımıza çıkıyor.

23 Nisan'da düzenlenen ve Vinalia Urbana adı verilen bu etkinlik asmanın korunması amacını taşıyor ve burada asmaları koruması için Venüs’e ibadet ediliyor. Asma, üzüm salkımlarını koruyan ve büyüten yapı olduğundan bir bakıma kadın olarak görülüyor.

Ayrıca 23 Nisan tarihi bahar aylarına rastladığından dolayı burada doğanın güzelliği vurgulanıyor. Güzellik tanrıçasının bu etkinlik için seçilmesinin nedeni de bu olsa gerek.

Ayrıca bu festivalin Urbana adını almasının nedeni de henüz havalar tam ısınmamış olduğundan, festivalin kırlar yerine kentlerde düzenleniyor olması. Malum, urbana sözcüğü kentsel olana işaret ediyor. Bu festivalde kırda değil, kentte toplanılıyor.

Festivalde bir önceki yılın üst kaliteli olmayan, sıradan diyebileceğimiz şaraplar açılıyor, Capitoline tepesindeki Venüs tapınağı’na sunu yapılıyor. Sıradan şarapların Venüs’e adanması belki biraz da kadının Roma toplumundaki ikinci sınıf konumunu ifade ediyor.

23 Nisan tarihinin üzerinde bir parça daha duracak olursak eğer, söz konusu tarih, özellikle karasal iklimin hüküm sürdüğü yerlerde ilkbahar donu adını verdiğimiz doğa olayı tehlikesinin en çok hissedildiği yaklaşık 10 günlük sürenin başlangıcı. Asmalar soğuktanen büyük zararı bu dönemde görüyor. Dolayısıyla burada bağlar ve asmalar Venüs’e emanet ediliyor bir bakıma.

19 Ağustos ise pek çok tarımsal üründe bereketin zirvede olduğu dönem olduğundan, bu tarih baş tanrı Jupiter’e adanıyor.

Asma olarak düşünülen ve çocukları olan salkımları artık doğuran Venüs, yerini bu erkek çocuğa, salkımı, üzümü simgeleyen Jüpiter’e bırakıyor bu noktada.

Ayrıca Jupiter, tıpkı Antik Yunan’daki Zeus gibi, aynı zamanda fırtına ve şimşeklerin tanrısı olarak biliniyor. Bu bayramın Jüpiter’e adanmasının temelinde ayrıca hasat döneminde akıllı uslu durup, fırtına çıkarmaması yönünde bir rica olmalı.

Bu tarihte Jupiter tapınağında baş rahip ilk salkımı eline alıyor, kutsama yapıyor ve bu ilk salkıma bir hayvan kurbanı adıyor. Tıpkı daha sonraki Hıristiyanlık döneminde papazın yapacağı gibi.