ASLAN KRAL’IN TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜ


Aslan Kral

Yönetmen: Jon Favreau.

Oyuncular: Donald Glover (Simba), Beyoncé, Seth Rogan, Chiewetel Ejifor

 

1994 yılında efsaneleşen bir animasyonla hayatımıza giren “Aslan Kral”, 25 yıl sonra teknolojik bir değişim yaşayarak geri döndü.

Teknolojik değişim derken, öyle kolayca hayal edilecek bir boyutta değil. Resmen konuşan bir belgesel formatına dönüşmüş “Aslan Kral”. Sanal gerçeklik tekniklerini, son sürümleriyle kullanan bir güncelleme.

Tüm hayvanları ve doğayı gerçek bir şekilde; etiyle, tüyüyle, taşıyla, toprağıyla karşımıza getiriyor. Eskinin naif, çocuksu havasının yerinde yeller esiyor. Kükreyen aslanlar, ürkütücü çakallar, doğa tüm tehlikeleriyle aklımızı başımızdan alıyor. Küçük seyirciler için ürkütücü bile olabiliyor.

İlk animasyonun neredeyse kare kare yeni teknolojiye uyarlanmış bir şekli. Sinemada yeni bir dönemin habercisi diyorum. Eskinin klasikleşmiş birçok animasyonu bu şekilde güncellenmiş olarak yeniden çevrilebilir.

Öykü bildiğimiz gibi. Hayvanlar aleminin iyi kalpli aslan kralı Mufasa, iktidar düşkünü amca Scar ve yeni doğan veliaht Simba arasındaki ilişkiler değişikliğe uğramadan anlatılıyor.

Scar iktidarı ele geçirmek yolunda önünde engel gördüğü Simba’yı ortadan kaldırmaya uğraşır. Onu açgözlü çakalların olduğu tehlikeli bölgeye gitmesi için yüreklendirir. Simba gençliğin verdiği gazla, cesaret gösterisine girişir. İlkini atlatır fakat ikincincisinde karanlık bölgede tehlikeye düşer.

Mufasa sevgili oğlunun hayatını kurtarmaya çalışırken kendi hayatından olur. Simba büyük suçluluk duygusu içinde baba topraklarını terk eder. Yolda tanıştığı yaban domuzu Pumpa ve rakun Timon ile yeni bir yaşama girer. Hakuna Matata felsefesine göre yaşayan ikili onu kendi toplumlarına götürür. Tüm doğayla barışık, fazla kafaya takmayan bir topluluktur ; burada tırtılla, böcekle beslenir, mutlu büyüyüp gider. Günün birinde kız arkadaşı Nala’nın kendisini bulmasıyla gerçekleri öğrenir. Geriye dönüp krallığı için mücadeleye etmeye karar verir.

Yeni versiyonda animasyonun verdiği çocuksu duyguyu, yüz ifadelerinden doğan duygusallığı bulamadım. Teknolojik mükemmeliyetçilik (ne yazık ki) animasyonların o naif dünyasını silmiş. Bambaşka bir şey ortaya çıkmış.

Doğrusu teknik olarak beğenmemek mümkün değil. Film boyu National Geographic belgeseli izliyormuş duygusunu bir türlü yenemedim.

Türkçe seslendirmesini gayet başarılı buldum. Seslendirme kadrosunda Harun Can, Tamer Karadağlı, Begüm Günceler, Sefa Zengin gibi tanıdık isimler var.

Béyonce’nin sesinden “Spirit” dinlemek isteyenler orijinal dildeki seansı tercih etsinler. Şarkıların Türkçeleştirilmesini çok da gerekli bulmuyorum.

Animasyon dünyasında yeni çağın en ileri bu örneğini mutlaka izleyin. Ben bir süre daha, Miyazaki türü safkan animasyonlarla devam edecek gibiyim..