İktidara yürürken hata yapamayız!

    Gaziemir Belediye Başkanı CHP'li Halil Arda, İzmir'de önemli projelere imza attıklarını belirterek, mansetturkiye.com'a açıklamalar yaptı.

    İktidara yürürken hata yapamayız!
    23 Ağustos 2020 - 12:08 - Güncelleme: 23 Ağustos 2020 - 12:34


    Gaziemir Belediye Başkanı Arda'nın röportajının 3. bölümü şöyle:

    * Son dönemde Gaziemir'de biraz güzelleşme
    ye başladı. Bilmem 4 katlı, 5 katlı yapılardan bilmem sokakların biraz daha ferah olmasından.
     
    *İmar planlarıyla ilgili bir şey. Emlak Bankası'nın buraya gelip konut yapması. Boş arazilerin boşken planlanmış olması. Bir de şimdi Aktepe mahallemiz kentsel dönüşüm alanı. Orası dönüştüğünde zaten Gaziemir uçacak. Düşünün Aktepe Emrez bölgesinde 10 bin konut yapılacak. Yolu, alt yapısı her şeyi baştan düşünüldüğü için düzgün yapılacak. Bir daha orada kazma işi yok, su işi yok. Sadece çöp toplayacak, kültür sanat hizmeti vereceğiz. Habire emlak vergisi alacağım yani altın yumurtlayan tavuk gibi bir şey. İzmir'in en büyük kentsel dönüşüm alanı oranın planları bitmiş durumda. Ama inşaat sektörünün kötü olmasından dolayı start verilemedi. Büyükşehir Belediyesi şu anda kendi imkanlarıyla başlamak istiyor. Yani üç beş blok büyükşehir kendisi yapsa da uzlaşılan aileler gelip yeni bloklara yerleşip boşalttıkları yerler yıkılsa, orada dönüşüm başlasa müteahhitler için de cazip olacak.
     
    * Bu süreçte isteyip de yapamadığınız, hayalini kurup da gerçekleştiremediğiniz bir proje var mı?
     
    * Valla yok gibi birşey. Beni seçim bildirgemdeki üçte iki şeyle hemen hemen uğraşıyorum. Yerine getiriyorum. Yapmayı düşündüğüm şeyler var. Sarnıç'tan Beyazevler’e otobana çıkan askeriyenin oradan… 20 metre genişliğinde ama onun üstünde miktar planlamayla yola terk edilecek. Tapu üzerinde mülkiyet anlamında bize terk edilecek yerler var. Belli bir bölgede konutlar var. O yolun açılmasını istiyorum. O yol açıldığı takdirde Akçay Caddesi'ni de havaalanı yolunu da rahatlatacak. Onui açmayı çok hayal ederim. Ama yaklaşık 30 milyonluk bir kamulaştırma ile yapılacak bir yer. Onun üstünde çalışıyoruz. Dosyaların hepsini hazırladık, Büyükşehir'e sunduk. O planlarla ilgili hazırlığımız var. Geçmişte bu planlar yapılmış ama itirazlar olmuş. Oranın planlamasını uzlaşarak bitirmek istiyorum. Mahkemeye gitmeden bir masada toplanıp orasını halletmek istiyorum ki o yol açılsın.
    Onun dışında bizim Aktepe'de İzmir'in Çernobil'i denen bir nükleer atık olduğu söylenen bir bölge var. Oranın temizlenmesini çok istiyorum. Yeni valimize de anlattım. Yeni valimiz Gaziemir'e ziyarete geldiğinde yerinde de gidip göreceğiz. Çünkü bizi aşan, belediyemizi aşan ama valiliğin, Büyükşehir Belediyesi'nin, Atom Enerjisi Kurumu'nun, sivil toplum kuruluşlarının, o arazinin sahibinin, o atıkları getiren firmanın da o masada olduğu bir uzlaşmayla orasının çözülmesini, temizlenmesini istiyorum. Oradaki atıklar, nükleer santrallerde kullanılan Europium 152-154 denen bir ürün. Yurt dışından getirilmiş. Türkiye'de nükleer santral olmadığı için yurt dışından getirilmiş, içindeki kurşunun ayıklanması için. Muhtemelen getiren firma sahipleri bile onun ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyorlardı. Şu anda o; ne onların sorunu tek başına, ne bizim, ne valiliğin. İstiyoruz ki hep birlikte oturalım. Kime ne görev düşüyorsa burasını temizleyelim, orası da arınsın. Tabii 20-25 yıldır uğraşılan konu. Bizim için de kısa vadede olacak bir şey değil.
     
    * Peki 5 yılın sonunda hedefiniz ne? Sizi vatandaşlar nasıl değerlendirmeli? Projeci mi? Dürüst mü? Efsane mi? Gaziemir'i değiştiren adam mı?
     
    * Valla güzel sıfatların hepsini isterim. Güzel sıfatların hepsiyle anılmak isterim. Ama birinci sırada benim için bir siyasetçi açısından en büyük şey güven. Bu güveni aynı şekilde bu görev bittiğinde veya tekrar aday olduğumuzda insanların “evet güvenmiştik güvenimiz devam ediyor, bizi yanıltmadı. Bunun gibi insanlar iktidarı da yönetebilir” demelerini istiyorum. Yani ben sadece belediyeyi yönetmek değil, ülkeyi yönetmek istiyorum. Ülkeyi yönetmeye talip bir partinin temsilcisiyim. O yüzden benim hata yapma lüksüm yok. Hata yapma lüksümüz yok. İnsanlar bana güvenmeli.
    Şu anda gördüğüm kadarıyla da bana oy vermemiş insanlar dahi şunu diyorlar. “Bu adam iyi, bu adam güvenilir, bu adam dürüst”. Evet burada bize emanet edilmiş bir şey var, para var. Bu para halkın parası. 59 yıldır burada yaşıyorum. Bütün ömrüm burada geçti. Dedem ilk kurucu belediye başkanıydı. Onun bir mirası olan bir koltukta oturuyorum. Çok çok önemli işte az önce dedim benim gözlerim dolar. Yaptığım işle ilgili zaman zaman sıkıntılar yaşayabiliriz, personelle yaşayabiliriz, vatandaşla yaşayabiliriz. Ama bunların hepsi yasal sınırlarla ilgili şeylerdir. Ama onun dışında genelde de bir sıkıntı görmüyoruz, görmüyorum.
    Her yerde olmaya çalışıyorum. Çok zor bir görev, yetişmeye çalışıyoruz mümkün olduğunca.
    Gaziemir'i en iyi yerlerde belediye başkanı olarak temsil etmek istiyorum. İşte nedir? 2 gün önce Nevvar Salih İşgören mezarının başındaydık. Nevvar Hanım öleli 12 yıl olmuş. Salih Amca öleli 9 yıl olmuş. Hayatta değiller ama buraya bir hastane kazandırdılar. Buraya bir Anadolu lisesi kazandırdılar. Anma töreni ile ilgili davet geldiğinde dedim ki “ben orada olmalıyım”.Gittim. Yaklaşık 20-25 kişiydik herhalde. Tek siyasiydim. Tek belediye başkanıydım. O insanlar İzmir'in her tarafına hayırlar yaptılar. Orada bana da küçük bir söz verdiler. “İyi ki gelmişim” dedim. İyi ki buradayım. Bir iç huzur yaşıyorum. Çünkü burada yatan insanların yaptırdığı Gaziemir’deki hastanede bugün binlerce insane şifa buluyor.

    Ben Gaziemir'i sadece İzmir'de değil Türkiye'de temsil etmek istiyorum. İnsanlar bunu duyduğunda gurur duyuyor. Bana diyorlar ki sosyal medyada takip ediyoruz, biz yorulduk seni takip ederken. Gerçekten yorucu bir görev ama severek yapıyorum. Tek sıkıntımız bugünlerde para.
     


    * Siz b
    iraz duygusal birisiniz galiba. Nelere sevinir, nelere üzülürsünüz mesela?
     
    * Ben mesela yaşlı insanlara çok acıyorum, çok üzülüyorum. Muhtaçlıkla ilgili değil ama ömrünün sonuna gelmiş iyi insan, kötü insan ayrımı yapmadan yaşlılara baktıkça içim cız ediyor. Üzülüyorum ama elden bir şey gelmiyor.
     
    Modern yaşamla ilgili "Yalnızlıkla Mücadele" projemiz var. Bu çağdaş yaşam bizim bünyemize ters. Yani biz hava karardığında yatması gereken, hava aydınlandığında kalkması gereken, karnını doyursun, güvenlik içerisinde barınacak yeri olsun. Bu tip duygularla yaşayan bir varlıkken bu beyin alıyor işte tekerleği buluyor, makineyi buluyor, bilgisayarı, interneti derken hızla akıp gidiyor yaşam. Şimdi bünyemiz Murat 124, bin kilometre süratla gidiyorsun dağılıyorsun.
    14 yaşında adam intihar eder mi? Ben 14 yaşındayken orta ikiye gidiyordum. Ben yarını düşünmüyordum. Geleceği düşünmüyordum. O gün benim için hayatımın en mutlu olduğu gündü. Ertesi gün kalkıyorsun yine mutlusun. Şimdi sana bu yıl dayatılan modern yaşam var. Artık bir bilgiyi öğrenmek için mücadele yok. Bir yolculuk yok. Emek yok. Emek sarfetmiyor. Her şey hazır. Anne baba da geliyor. Her şey hazır. 14 yaşına geldiğinde adam tüketmiş oluyor herşeyi. Hayatına son veriyor. Yalnızlıkla mücadele dediğimiz böyle bir şey. Yani İskandinav ülkeleri tarafında bakanlık düzeyinde ele alınıyor. Modern yaşamla ilgili bir şey. Varlıkla alakası yok. Parası olan adam da kendini yalnız hissediyor. Etrafı kalabalık olan insan da kendisini yalnız hissediyor. Yaşlı da kendisini yalnız hissediyor. O yüzden bu hani bir psikologla karşı karşıya gelsin, unutsun olayı değil, içinde edebiyatın olduğu edebiyatçının olduğu bu yeni bir şey bizim için. Bunu geliştirmek istiyoruz. İnsanlar eskiden olduğu gibi olsun, huzurlu olsun. Hepimiz arızalı bir tip olduk. Çünkü işimiz gücümüz eksik aramak eksikleri konuşmak. Halbuki hayatta çok güzel şeyler var. Onları da konuşalım. Ama biz hep problem konuşan insanlar olduk. Bir araya geldiğimizde o problem, bu problem. Ya bırakın onları, arada bırakabilelim, güzel şeyler konuşalım, güzel şeyler yapalım. Geçenlerde dağda yürüyüş yaptık, siyasetin s'sini konuşmadık. O ortam, o yürüyüş, o insanlarla birlikte olmak sana bazı şeyleri unutturuyor. Kitap okumak yapmadığımız bir şey. Yani kitap okumayı teşvik etmek gerek. İşte Bugünün Saraylısı'nı okudum Refik Halit Karay'ın, bugüne kadar nasıl okumamışım diye hayıflandım. 1940'lı yıllardaki geçen bir olayı anlatan bir hikaye. O günün koşullarını öğreniyorsunuz. Aslında bu ülkenin nereden nereye gelmiş, yaşam tarzı nerden nereye gelmiş. Değerlendirme yapma fırsatı elde ediyorsunuz. Kendi içinde bulunduğun durumu görüyorsun. Kendi bulunduğun duruma üzülüyorsun. İnsanlar küçücük şeylerden mutlu oluyorlarmış. Şimdi herşey var mutlu değilsin. O yüzden okumak lazım. Okumayı teşvik etmek lazım.
    YARIN: BELEDİYEDEN ADIM ATAMAZLAR

    YORUMLAR

    • 0 Yorum