• Reklam

Erdoğan, camilerde müzik çalınmasıyla ilgili konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir Müftülüğünün merkezi ses sistemi frekansına girilerek kentteki bazı camilerin hoparlörlerinden müzik yayını yapılmasına ilişkin konuştu. Erdoğan'ın hedefinde CHP vardı.

Erdoğan, camilerde müzik çalınmasıyla ilgili konuştu
22 Mayıs 2020 - 15:54

Cumhurbaşkanı Erdoğan, videokonferans yöntemiyle AK Parti İl Başkanları'na seslendi. Erdoğan, İzmir Müftülüğünün merkezi ses sistemi frekansına girilerek kentteki bazı camilerin hoparlörlerinden müzik yayını yapılmasına ilişkin şu ifadeleri kullandı:

"Ülkenin önüne takoz olmayı, milletin tarihine, kültürüne, değerlerine husumeti, devleti yıpratmayı temel siyaseti haline getiren CHP, yine o bildiğimiz çirkin yüzünü sergilemekten geri durmuyor. Ülke ve millet olarak birliğe beraberliğe kardeşliğe, dayanışmaya morale en çok ihtiyacımız olduğu bir dönemde CHP’nin her aktörü başka bir cephede bozgunculuk, fitne fesat peşinde koşuyor.

İzmir’de camilerin hoparlörlerine sızan alçaklar saygısızca yayınlar yaparken o ildeki CHP yöneticileri zevkten dört köşe sosyal medyada bu rezilliği aktarıyor. 15 Temmuz’da sala okunan camilere saldırıp imamları darp eden ezan bayrak vatan düşmanı müstevli zihniyet aklınca rövanş alıyor. Bunların hayallerinde cami minarelerinde ezan sesi duymak yerine başka bir ses duymak vardır, onu biliyoruz. Şundan emin olsunlar ki bu milletin son ferdinin son damla kanı da toprağı ıslatmadan o hayallerine kavuşamayacaklardır.”

Erdoğan'ın diğer açıklamaları şöyle:

"SOSYAL ALANLARLA İLGİLİ KARARIMIZI BAYRAM SONRASI VERECEĞİZ"

Ülkemizi de etkileyen korona salgınını hamdolsun büyük ölçüde kontrol altına aldık.

Normalleşme çalışmamız da işlemeye başladı.

Sosyal alanlarla ilgili kararımızı bayram sonrası vereceğiz.

Genel sağlık sigortamızın kapsayıcılığından dolayı hiçbir vatandaşımızı mağdur etmedik.

"TARİHİ BAŞARILARA İMZA ATILDI"

Üzüntü verici görüntülerin hiçbiri ülkemizde yaşanmadı.

Bakanlıklarımız ve tüm kurumlarımız salgın sürecinin yönetilmesinde büyük gayret gösterdi, tarihi başarılara imza attı.

Rabbimin yardımı ve milletimizin desteğiyle bu salgın krizini en az hasarla geride bırakıyoruz.

Alınan tedbirlerin yol açtığı sıkıntıların giderilmesi konusunda başarılı bir süreç yönetimi gösterdik.

İstihdamı sürdürmek için pek çok destek paketi gerçekleştirdik.

Gelişmiş ülkelerin bile ilerisinde olduğumuzu görüyoruz.

"EN KÜÇÜK BİR İHMAL SALGINI TEKRAR HORTLATABİLİR"

Ülkemizde ve dünyada bir müddet daha günlük hayat yeni kurallara göre işlemek durumundadır.

En küçük bir ihmal salgının tekrar hortlamasına yol açabilir.

Bunun ne derece ekonomik ve sosyal sonuçlara neden olabileceğini son iki ayda yaşadıklarımız açıkça göstermiştir.

Sizlerden illerinizde, maske, mesafe, temizlik konularındaki uygulamanın tavizsiz yürütülmesini takip etmenizi istiyorum.

Salgın sürecinin de bir imtihan olduğu bilinciyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Var gücümüzle gayret gösteriyoruz.

5,5 milyon dar gelirli vatandaşlarımıza verdiğimiz 1000'er TL'lik karşılıksız nakit desteği ile insanlarımıza sahipsiz olmadığını gösterdik.

Gönlü ve kafası kör düşmanlıkla kararmamış olan herkes ne yaptığımızı ve neyi amaçladığımızı gayet iyi biliyor, görüyor ve takdirini de her fırsatta ifade ediyor.

"İZMİR'DE CAMİLERİN HOPARLÖRLERİNE SIZAN ALÇAKLAR..."

Buna karşılık ülkenin önüne takoz olmayı, milletin tarihine, kültürüne, değerlerine husumeti devleti yıpratmayı temel siyaseti haline getiren CHP, yine o bildiğimiz çirkin yüzünü sergilemekten geri durmuyor. 

CHP'nin her aktörü başka bir cephede bozgunculuk fesat peşinde konuşuyor.

İzmir'de camilerin hoparlörüne sızan alçaklar, saygısızca yayınlar yaparken, o ildeki CHP yöneticileri zevkten dört köşe sosyal medyada bu rezilliği aktarıyor.

Yaptığımız hastanelere çamur atıyorlar.

Hiç kusura bakmasınlar ülkemizin ve milletimizin aydınlık geleceği için, bunları rahatsız etmeyi daha çok sürdüreceğiz.

Ağızlarından köpüklerinden saçarak, kalemlerinden kan damlatarak bize saldıranların hepsinin de foyaları birer birer ortaya dökülüyor.

Meğer bunların hepsi de bize yönelttikleri ithamların çok daha beterini kendileri bilfiil istiyorlarmış.

Bu ülkenin ortak değerlerini, yaptıkları hırsızlıkları örtmek için bir kalkan gibi kullanarak istismar ettiklerini artık herkes görüyor. Bunların hiçbiri bizleri ilgilendirmiyor. Hukukun konusu olan işlerini yargı, idarenin konusu olan konuları ilgili kurumlar takip edecek.

Hükümet olarak biz programımızı, planlarımızı, projelerimizi hayata geçirmek için çalışacağız.

Geçmişi buhran örnekleriyle dolu partinin bugün yüzü hiç kızarmadan hükümetimizi eleştirmeye kalkmasını acı bir gülümsemeyle karşıladık.

CHP Genel Başkanı'nın buhrandan çıkış diye dillendirdiği hususların hiçbiri de sadra şifa olacak bir teşhis veya teklif içermiyor.

Bu ülke CHP dönemlerinde halkına verecek ekmeği bulamadığı için, ekmeği karneyle dağıtma buhranını yaşamıştır. Yaşatan kimdir? CHP. Evet, bu ülke geçmişte savunma sanayiinin temel kurumlarının kapılarının kapatılması buhranını yaşamıştır. Yaşatan kimdir? CHP. Bu ülke geçmişte demokrasi açık oy, gizli tasnif olarak gören faşist kafanın yol açtığı nice baskı ve zulüm buhranı yaşamıştır. Yaşatan kim? CHP. Bu ülke geçmişte yağdan gaza, pirinçten benzine kadar tüm temel gıda maddelerinin yokluğundan kaynaklanan kuyruklar buhranı yaşamıştır. Yaşatan kim? CHP. Bu ülke geçmişte hastane kapılarında yığılan insanlarının, muayene olacak doktor, tetkik yaptıracak cihaz, şifa için alacağı ilaç bulamama buhranı yaşamıştır. Yaşatan kim? Başta Bay Kemal ve CHP.

Kendi belediyelerinizdeki rezaletlere hiç bakmıyor musunuz. Bay Kemal ve avenesi hala bu kamu özel ortaklığını anlayamadı. CHP buna karşı çıkıyor. Düşünün bu zat SSK’nın başında bulundu o zamanlar hastanelerde halimiz nasıldı hatırlayın. Vatandaş kuyruklarda ser sefildi. Sefalet kol geziyordu. Zaten o rezalet ona yeterdi. O zaman o çekimin yapıldığı Okmeydanı SSK hastanesi biz şimdi onu sıfırdan yaptık şimdi orası Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu hastanesi olarak milletimize hizmet veriyor.

Kendi belediyeleri sorumluluklarını yerine getiremediği için onların görevlerini bakanlıklarımız yerine getiriyor.

9 milyona yakın istihdam oluşturduğumuz halde, ısrar ve inatla 'öldük, bittik' türküsü söylemeye devam ediyorlardı.

İhracatı 36 milyar dolardan, 180 milyar doların üstüne çıkardığımızı gördükleri halde, kamuoyuna sürekli kötümserlik havası pompalamaktan vazgeçmiyorlardı.

ALİ BABACAN'A: BUNU KİME YUTTURUYORSUN?

Düşünün bakanın durumunda olanlar veyahut da farklı görevler verdiğim kişiler şimdi farklı şekilde saldırı içindeler. Yahu sen bakansın. Atılan bir adımda Başbakanın onayı olmadan sen o adımı atabilir misin? Şimdi nasıl oluyor da o işleri 'Ben ben ben...' Ne ben'i yahu? Bir başbakan onay vermeyecek, sen kalkacaksın adım atacaksın. Bunu kime yutturuyorsun? Böyle kalkıp Youtube'larda topladığınız adımlarla netice almanız mümkün değil. Biz şuan takdir edecek insan arıyoruz. Kötü olacak her şeyi bize yıkma hesabı içinde olanların hesabını zaten milletim sorar. Bu milletin vicdanından her şey Allah'ın izniyle döner.

"YALAN KONUŞMAZLARSA BUNU İTİRAF EDERLER AMA EDEMEZLER"

 CHP'nin IMF sevdasının gerisinde ise Türkiye'yi geçmişteki siyasi ve ekonomik teslimiyet özlemi vardır. İktidara geldiğimizde IMF'ye 23,5 milyar dolar borç vardı. Sevgili vatandaşlarım, bu bunu 2013 Mayıs'a kadar ödedik ve o defteri kapattık. IMF Başkanına 'Siz bize siyasi noktada rol biçemezsiniz.' dedim. Bunu şuan bir parti kurmuş zat da bilir. Bu görüşmeyi Davos'ta yaptık. 'Siz sadece gelirsiniz borç-alacak ilişkilerimizi incelersiniz, bize siyasi rol biçemezsiniz.' dedim. Eğer dürüstse, ahlâklıysa bunu kendisinin de itiraf etmesi gerekir. Ama onlar IMF'e böyle bir ifade kullanamazlar. Böyle bir duruş sergileyemezler. Şuanda bile biz IMF ile irtibatlarımızı sürdürmemiz gerekiyor, borç almamız gerek diyorlar. IMF'nin bizden 5 milyar dolar istediğini kendisi çok iyi bilir. Biz güçlü olmasaydık onlar bizden bu borcu istemezdi. Ben kendisine 'Verin, bizden bugün borç alan yarın bizden talimat alır.' dedim. Yalan konuşmazlarsa bunu itiraf ederler. Ama edemezler.

Zaman zaman böyle hafıza tazemelerine ihtiyaç oluyor. Başka hiçbir işe yaramıyorlarsa da Kılıçdaroğlu ve ekibinin bu konuda gayet iyi olduğunu kabul etmemiz gerekir.

'DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADASI'NIN AÇILIŞI YAPILACAK'

27 Mayıs'ta inşallah Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nın açılışını yapacağız. Sembolik bir ekiple inşallah Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nın açılışını yapacağız. Bu açılış, CHP zihniyetinin farklı bir görünümünü ortaya koyması bakımından çok ama çok önemli olacak. CHP zihniyetinin arkasında durduğu o zamanın yargısı nasıl oluyor da devrin Başbakanı'nı ve arkadaşlarını idam etmesi bakımından çok önemli. Şimdi ise orayı çok farklı bir konuma taşıdık. İnşallah 27'sinde hem açılışını yapacağız böylece adını da Yassıada olarak değil 'Demokrasi ve Özgürlükler Adası' olarak anacağız. Bu konuda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne de teşekkür ediyorum. Yapımını onlar üstlendi, işletmesini de belli bir süre onlar yürütecekler. Orada da kamu-özel işbirliği ile bu yatırımı yapmış olduk.


YORUMLAR

  • 0 Yorum