Cumhurbaşkanı, mektubu görünce irkildi

    "12 Eylül'e doğru" yazı dizimizin bu bölümünde yine kapalı kapılar ardında konuşulanlar ilk kez okuyacak, ülkenin o günlerde neler yaşadığını göreceksiniz. Genelkurmay Başkanı Evren'in Cumhurbaşkanı Korutürk'e verdiği mektupta ne vardı? Mektup kimlere git

    Cumhurbaşkanı, mektubu görünce irkildi
    10 Eylül 2019 - 17:25 - Güncelleme: 11 Eylül 2019 - 00:01

    BÜLENT RUSCUKLU YAZDI

    4. BÖLÜM

    Terör Hedef Büyütüyor

    “Türkiye’nin en önde gelen gazetecilerinden ve Milliyet Gazetesi’nin Genel Yayın Müdürü Abdi İpekçi’ye silahlı kişiler tarafından İstanbul’un en işlek saatinde suikast yapılır ve hastaneye kaldırılırken yolda ölür. 

    Gazeteler Ülkücülerin bu işe bulaştığını yazıyor, Gümrük ve Tekel Bakanı Tuncay Mataracı’nın yeraltı dünyası ile ilişkileri olduğunu ima ediyordu.

    1979 Mart’ında Türkiye’deki terör olaylarında 57 kişi ölmüş, 662 kişi de yaralanmıştı.

    TÜSİAD

    13 Mayıs 1979 günü gazetelerde TÜSİAD’ın tam sayfa ilanları çıkmıştı.

    "Gerçek Çıkış Yolu” başlığı taşıyan ilanlar, Bülent Ecevit hükümetini yıkmayı hedeflemişti. Proje TÜSİAD Başkanı Feyyaz Berker başkanlığında hazırlanmıştı.

    İlan bir bakıma; kapitalist görüşün solcu Ecevit’i devirme girişimiydi.

    İşadamları “Ecevit’in devletçi bir politik anlayışını onaylamamız mümkün değildir” demişlerdi.

    Bazı sanayiciler, Ecevit hükümetini düşürmek için temel madde ihtiyaçlarının üretimini yavaşlatıp ellerinde olduğu halde piyasaya vermedi.

    Türkiye’de Haziran ayında terör olaylarından ölenlerin sayısı 90 yaralıların ise 486 kişi olmuştu.

    Temmuz ayında ülke çapında terör olaylarından ölenlerin sayısı 101 olmuştu.

    Ağustos ayında ise 142 Türk vatandaşı ülke içinde sağcı ve solcu örgütlerin eylemleri sonucu hayatını kaybetmişti.

    Yaralı sayısı da 418’di.

    Ekim ayı içerisinde 102 kişi ölmüş, 452 vatandaş da yaralanmıştı.

     

    Bitmeyen Kavga

    Hükümeti tekrar kuran Demirel’i bu defa MSP ve MHP dışarıdan destekleyecekti.

    Erbakan ve Türkeş Demirel’i karşılıksız destekleyecekleri sözünü vermişlerdi.

    Cumhuriyet tarihinin ikinci azınlık hükümeti 12 Kasım 1979’da kurulmuş ve fiilen göreve başlamıştı.

    19 Kasım’da Meclis’e sunulan hükümet programı, yapılan görüşmelerden sonra, 25 Kasım’da güvenoyu almıştı.

    Kasım ayında cereyan eden olaylarda 64 kişi ölmüş, 171 kişi de yaralanmıştı.

    0195aa-picture-20150617-5644514-high.jpg

    Ekonomi

    1979 yılının sonlarında ekonomi tam anlamıyla dar boğaza girmiş, günlük yaşama etkileri çekilmez boyutlara tırmanmaktaydı. 

    Döviz darboğazı, sürekli grevler, hammadde bulunamayışı, üretimin büyük ölçüde düşmesine, birçok fabrikada üretimin durmasına, kapanmasına neden olmuş, dış basında Türkiye için, Osmanlı döneminden kalma ‘hasta adam’ ifadesi tekrar kullanılır olmuştu. 

    Merkez Bankası'ndaki döviz rezervleri erimiş, piyasada petrol, ilaç, röntgen filmi bulunmaz hale gelmişti.

    İhracat gelirlerinin tamamı petrol ithalatını bile karşılayamıyordu.

    Doların resmi fiyatı 35 TL idi. Karaborsada ise 47 TL. 

    Enflasyon % 60’ın üstüne çıkmış ve % 100’ün üzerine çıkma eğilimine girmişti.

    Petrol ihtiyacı için günde 10 milyon dolar ödemesi gereken Merkez Bankası'nın döviz rezervi 9 milyon dolara inmişti.

    Lüksemburg’dan bir milyon dolar kredi alınarak yurtdışında bulunan dışişleri görevlilerinin maaşları ödenebildi.”

     

    Muhtıra

    27’sinde Perşembe günü Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e haftalık görüşmeye giden Genelkurmay Başkanı Evren’in önünde, her zamankinden farklı olarak dosya yerine bir zarf vardı.

    “Efendim!” dedi Evren Paşa. “Size takdim edilmek üzere bir mektup hazırladık. Ve bunu hazırlamadan önce çok düşündük.”

    Cumhurbaşkanı Korutürk bu sözler üzerine irkilmişti.

    “Cumhurbaşkanım, mecbur kaldık. Durum kötüye gidiyor. Öyle zaman gelir ki, onları önlemeye fırsat kalmaz. Gittikçe ölümler artıyor. Sivil sektörde, işyerlerinde, askerde…

    Sizin de üzgün olduğunuzu biliyoruz.

    “Bizim istediğimiz, Demirel ve Ecevit’in ikisinin bir araya gelip koalisyon hükümeti kurmaları. Çıkar yol bu. Diğer koalisyonlar denendi…

     

    Mektubun muhataplarına ulaşması bir hafta kadar gecikecekti.

    Cumhurbaşkanı Korütürk, Silahlı Kuvvetlerin mektubunu -muhtırasını- 2 Ocak 1980 günü saat 11.00’de birlikte çağırdığı Başbakan Demirel ve Bülent Ecevit’e vermişti.

    Siyasiler, yargı mensupları…

    Mektupla ilgili herkes açıklama yapmış ancak kimse üstüne almamıştı.

    Basın bir cümleyle gerçek durumu yazmıştı.

    Kimse kendini boşu boşuna aldatmaya kalkışmasın. Bu muhtıranın – yahut mektup- muhatabı doğrudan doğruya sizlersiniz. Yani, ülkeyi bugünkü duruma düşüren siz siyasi liderler ve siz anayasal kuruluşların mensupları, yöneticileri.. Sizlersiniz”

     

    Darbe Gündemde

    Şubat ayında anarşik olaylarda 165 kişi ölmüş, 402 kişi de yaralanmıştı. Mart ayında da toplam 183 kişi ölmüştü.

     

    Nisan 1980

    Cumhurbaşkanı Seçimi

    Ülkede her gün üzücü olaylar yaşanırken, Meclis’teki siyasi partiler ortak aday üzerine anlaşmak için görüşme dahi yapmadan, Cumhurbaşkanı seçimi de gelmişti.

    Ecevit basın aracılığı ile Demirel’e diyalog çağrısında bulunmuş fakat aldığı yanıt olumsuz olmuştu.

    Demirel, “Hayhay ama ne konuşalım, hazırlıksız yapılacak bir görüşme hadiseyi çabuklaştırmaz. Soruna yarar değil zarar verir.”

    Bir sorunu çözmek için karşılıklı oturup görüşmenin, soruna nasıl zarar verebileceğini hiç kimse anlayamayacaktı.

    Cumhurbaşkanı Korutürk’ün görev süresi 6 Nisan 1980’de bitiyordu.

    25 Mart 1980’de TBMM, Anayasanın 95’nci maddesi gereğince Cumhurbaşkanını seçmek üzere toplandı.

    Türk Parlamentosu bir çıkmaz içindeydi.

    AP’li senato Başkanı İhsan Sabri Çağlayangil, Cumhurbaşkanı vekili olarak 6 Haziran’da Köşk’e çıkar. Demirel memnundur.

    Türkiye’de Nisan 1980 ayı içinde terör olayları sonucu ölenlerin sayısı 247 olmuştu. Yaralılar ise 475’ti.

    5 Mayıs’ta akşama doğru Demirel, Genelkurmay Başkanı’nı Hariciye Köşküne davet etmişti. Pek çok konu görüşülmüş fakat Cumhurbaşkanlığı konusu gündeme gelmemişti.

    Genelkurmay Başkanı Evren konuyu açtı.

    "Cumhurbaşkanı seçilmemesi büyük rahatsızlık yaratıyor. Bir an önce halledilmesi lazım diye düşünüyorum. Bülent Ecevit ile bu konuyu görüşseniz…”

    Demirel inanılmaz bir yanıt verdi.

    "Evet, iş o noktaya geldi. Yugoslav Cumhurbaşkanı Mareşal Tito dün öldü biliyorsunuz. Onun cenazesine gideceğim. Bülent Bey’de gidecek. Orada görüşürüz!”

    gunes-motel-olayi-depo-16-9-1524415036.jpg

    Karar Veriliyor

    Genelkurmay Başkanı Evren, Karargâha döndükten sonra Saltık Paşa’yı çağırmıştı. Oldukça sinirliydi.

    "Türkiye’de görüşmüyorlar, el bile sıkışmıyorlar, cumhurbaşkanlığı meselesini Yugoslavya’da cenazede görüşeceklermiş. Olacak iş mi bu? Bu şartlarda anarşinin önünü alamayacağız."

    İktidara sol partisi gelince solcuları koruyor. Sağ gelince sağcıları. Partiler birleşip de anarşinin karşısında duramıyorlar. Kendi taraflarını koruyorlar. Demirel’in Ülkücüler için ‘onlar ülkeyi koruyor’ demesi unutulur mu? Şimdi üstlerine gitmiyor. Ecevit de solcuları korumuştu.

    24 Mayıs’ta Komutanların temasları kısa ve tartışmasız geçmişti. Bütün komutanlar müdahalenin gerekliliği konusunda birleşmişlerdi.

    Mayıs ayında ülke çapında 239 kişi ölmüş, 577 kişi yaralanmıştı.

    (DEVAM EDECEK)

    YORUMLAR

    • 1 Yorum