KARADAĞI ÇOK SEVİYORUM

Mehmet Asil YILMAZ




KARADAĞI ÇOK SEVİYORUM
Biraz uzakta olsa da  Karadağ'ın  eteklerinde ki  köylerden birisi de  Karalgazi Köyüdür Ben  buralıyım  .Köyüm özellikleri olan bir köydür .Rivayete göre’’ Kralın Kızı’’  bizim köyde yaşamış .Bunun için eskiden  köyüme Kralkızı köyü derlermiş  Zamanlar içerisinde  dilde  uyum sağlamak amacıyla  Kralkızı , Karalgazi olmuş.Bilim Adamları   bu yörenin toprakları verimli ve birinci sınıf yapıda olduğu için  ‘’Karamanın Çukurovası’’ adını  vermişlerdir.. Maalesef  yöremizin  tarım arazileriyle iç içe olan dağına taşına tepeliklerine üzerlerine son yıllarda çok sayıda  taş ocakları mermer ocakları işletmeleri kurulmuş Bu işletmelerin  faaliyetlerinden kaynaklanan  çevre kirletici unsurların tarımsal ürünlere olumsuz veya zararlı  ettikleri nedeniyle   yörenin verimli arazilerinden  eskisi gibi  verim alınamıyor  Bir de üstüne üstlük yörede kuraklık baş gösterince üreticiler olsun yöre sakinleri olsun  çiftçiler olsun son derece mağdurlar ve  mutsuzlar .Biz sadece ‘’sanayi işletmeleri ’’ tarım arazileri dışındaki alanlarda bulunan dağlara tepeliklere kurulsun ‘’ diyoruz.  Burada inanın  yöre halkını üzen olay  ‘’yıllardır ekip biçtiği toprakların  gelirleri  ziyan edilip birkaç sanayi işletme sahiplerine  kurban ediliyor’’ olmasıdır ,  Bu konuyu defalarca sosyal basına duyurdum ,medyada dile getirdim ama sonuç değişmedi , değişmiyor da  .Bu yüzden bizler  yöre sakinleri olarak   yüce makam sahiplerine küskünüz
Gelelim makalenin başlığı ‘’ Karadağı  Çok Seviyorum’a ‘
              Lise  birinci  sınıftan  ikinci   sınıfa  geçtiğim yıldı 1956  Haziran Ayı . Sabahleyin  valizimi alarak Konya Gazi Lisesinden  yürüye  yürüye  Tren İstasyonuna geldim ve  gişeden de  biletimi  aldım ,tren perona girince de  trene  bindim ,  pencere  kenarına  oturdum  ,tren önce Kaşınhan’a  uğrak  verdi, sonra  Cumra’ ya öğleye  doğru da bizim (Mandason İstasyonuna) Demiryurt İstasyonuna  geldi. Trenden valizimle inerek yavaş yavaş sınıfımı geçmenin gururuyla  köyüme geldim  ,evimize  gelince de  Anneme  sınıfı   geçtiğimi   bildirdim ve  sonra babamı  sordum  o da  bana ‘’oğlum Köye tapucular  geldi ,baban bilirkişi  olduğu  için ,  onlarla birlikte   muhtarın odasında oturuyorlar , istersen sen de  onların yanına  git’’  dedi .
Ben  de yanlarına  gittim.   Babam  beni görünce mutlu oldu sonra   tapucuların kıdemlisi  ve yaşlı   olan  Konyalı   Raif  Bey  Amca  ile tanıştırdı sonra sırasıyla  ölçüm aleti  kullanan Kırşehirli  Ramazan Ağabeyle ve      arazilerin  haritasını  yapan  Çanakkaleli  Adnan Ersöz  ağabey ile  tanıştırdı .  Tanışma  merasimi bittikten sonra    babama  sınıfı  geçtiğimi  müjdeledim. Raif  Amca benim  sınıfı  geçtiğimi  duyunca : ‘’Cafer  Efendi  bizim bir  katibe  ihtiyacımız  var . Mehmet  madem   lise ikinci  sınıfa   geçmiş , köyünüzde  de  ondan tahsillisi de  olmadığına   göre Mehmet   bizim yanımızda  katip olarak  çalışsın  ‘’dedi . Babam da ‘’olur çalışsın Raif Bey   ‘’  dedi.  Ben  o  gün  o saatte  tapu katipliğine  terfi  ettim, günlüğüm  3  lira idi ,aylığımda 100  lira idi, öğleden  sonra da işe başladım.. Ertesi sabah hepimiz bir  traktörün arabasına  binerek köyün bir  bölgesine gittik ,öğleye kadar ölçüm  işlerini   yaptık  ;  öğlen olunca  da öğle  yemeğini  yemek üzere  muhtarlık  binamıza geri geldik. Gün  hafta  derken köyün  bütün  yörelerindeki arazilerin  tapu  işlemlerini bitirdik ve  Temmuz  Ayının  sonuna doğru   arazilerin  tapuları ‘’Karaman Tapu Kadastro Müdürü ‘’ tarafından  hak sahibi  köylülerimize  dağıtıldı  .Köyümüzün   tapu işlerini    bitirdikten  sonra    Eminler  Köyüne  taşındık  . Eminler  köyü  Karadağ'ın eteklerinde  en fazla tarım arazilerine sahip  bir köy .   Çalışmalarımıza  Karadağ’ın eteklerinden başladık   adım  adım  her gün  Karadağ'ın eteklerinde ‘’Karadağ’a  baka baka ,sırtlarındaki çiçeklerin otların kokularını içime çeke çeke barındırdığı medeniyetler hakkında  konuşulanları dinleye dinleye  görev yaptım  Çocukluğunda insanlar  anlatıların etki altında  çok kalıyormuş meğer  ,ben de bu yüzden Karadağ’a ve ekosistemine aşık oldum’’ diyebilirim . Görev yaparken bir gün   Adnan   Bey  yanıma  gelerek  ‘’ Mehmet  hazırlan  yarın  seninle  Karaman'da kurulacak olan  Sümerbank  Tekstil  Fabrikasının yerini  ölçmeye  gideceğiz ‘’  dedi .
------Olur  gideriz    Adnan  Ağabey  
Sabahleyin    Demiryurt - Eminler -- Karaman  Arasında çalışan  köy    otobüsüne  bindik ve Karaman'a   geldik. Garajdan  da yürüyerek    Sümerbank  Fabrikasını  Yaptırma  Derneği  Başkanı  Sayın  Dr.Baha Müderrisoğlu’nun yanına   geldik  Biraz  sohbet  ettikten  sonra   birlikte  Sümerbank  Fabrikasının yapılacağı alana  geldik  . Sümerbank  Fabrikasının kurulacağı  alanın   sınırlarını   adım  adım gezdikten   sonra    ölçümlerini  yaparak   fabrikanın   kurulacak yerin hem  alanını,  hem   enini , hem  boyunu   ,hem de  Kuzey  Güney  Doğu  ve Batı  sınırlarını  belirledik, ölçüm  işleri akşama  kadar  sürdü. O yıllarda   ölçüm  yapıldığı  yerde   hiçbir bina yoktu  düz  bir tarlaydı (ESKİ MAKRO ALIŞVERİŞ MERKEZİNİN BULUNDUĞU ALANLAR).  İşimizi  başarıyla   bitirince  bizleri   başkan  gece ve  gündüz    en güzel otelde  (Selamet Palas  Oteli)  ve en güzel lokantalarda  ağırladı .   Sonra  Adnan  Ağabey de  ben de   oteldeki odalarımıza gece istirahat etmeye  geçtik .  Odama  girince ,pencereden   sokaklara    baktım , insanlara  baktım ve   faytonlara  baktım  .  Bakarken de    ,ben  bu şehri ancak  ilkokulu bitirdikten  sonra    görebilmiştim ama  şimdi     tahsilim  sayesinde   şehrin  en güzel otelinde   misafir  edilerek      ve   en  güzel   lokantalarında  da  yemek yedirilerek   ağırlandım ve   kendime de  Ülke  Ekonomisine  Katkıda  bulunacak  olan  Karaman  Sümerbank Tekstil  Fabrikasını    Kurulmasında    bir  tuğla  koyan kişi bile  oldum’’  diyerek çok  mutlu oldum  Karaman’da  geçirdiğimiz  gurur verici ,güzel  ve yorucu   günden  sonra  ertesi  sabah   geldiğimiz   gibi  aynı  şekilde  köy otobüsüne binerek  iş yerine  geri  döndük  . Dört  veya beş     hafta   Eminler  Köyünde  çalıştıktan   sonra ayrılma zamanım  gelince  de  amirlerime  ve  köylülere      teşekkür  ederek  köyüme  geri geldim   Bir    hafta sonra da okul zamanı  gelince  eşyalarımı hazırlayarak  Konya Lisesine  geri  döndüm. Mutluydum üç yüz lira para kazanmıştım
Sonuç: Karaman  Hacıbaba Dağı İle ,Karadağ İle , Doğasıyla , Taşıyla  ,Toprağıyla  ,Zengin  Ekosistemleriyle benim canımı çekinmeden verebileceğim  baba yurdumdur  ve  ana ocağımdır  Türk Dilinin  de Başkentidir  Ayrıca Hitit  ve Roma  İmparatorluklarına  kucağını  açan , ev sahipliği yapan coğrafi  konumu olarak ünlerine ün katan  bir tarihsel kenttir  Benim bu yörenin insanı olmam nedeniyle kültür merkezi Karadağ’a hayranlığım doğaldır  Buda benim iç dünyama  yıllarca etki  etti ve  düşüncelerimi şiire dönüştürdü
      ------Gelin Karadağ şiirimi birlikte okuyalım .Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz bilemem  ama benim de  elimden gelen budur.
 
KARADAĞA BAKIYORUM 
‘’Yahya Kemal'in  Aziz İstanbul’a baktığı  gibi 
Ben de   Karadağ'a  özlemle   bakıyorum
 Dağ çiçekleriyle bezenmiş medeniyetlerin   baba ocağı  
Karadağ’a      bakıyorum---
Bakmayın siz adının Kara olduğuna
O gün yüzlüdür , gül yüzlüdür ,volkanik yüzlüdür
Bazalt   ,andezit yüzlüdür , sevecen yüzlüdür
Etekleri de   üreticilerin, çiftçilerin, köylülerin ekmek teknesi
Aşının, işinin de   aşhanesidir
Sırtları da kurdun, kuşun , yaban koyunun  kınalı kekliğin , ,yılkı atlarının ,yılanın  ,tavşanın
  Böcünün , börtenin  yuvası ,doğası   ve de ana kucağıdır
Çağının çağdaşı , Antik Kentlerin , Bin bir Kilisenin  kıymatlısı, pahası, değeri  biçilemez, ölçülemez
Hitit, Roma, Helenistik  dönemlerinin de kültür merkezidir
 Kralların ,  kraliçelerin  ,  veliahtların ,prenslerin , prenseslerin
Dillere   destan aşklarının yaşandığı  doyumsuz  sevdaları da yaşattığı  bir beldedir
Güneşin doğuşunu  seyretmek  ayrı bir güzel ,batışını seyretmek  daha da    güzeldir
Çeşitli dillerde söylenen ‘’ iσε αγαπώ,,eğo esena pola ağapo, se agapó ,ti amo , I love you , Seni seviyorum sözcükleri ilk kez  gezegenimizde Karadağın taşın da ,toprağın da
 Manastırının ,Sarnıçlarının Surlarının  duvarlarında vücut bulduğu söylenir
 
Belki de Hitit Kralı o meşhur üzüm salkımını sevgilisine ,tebasına ,hısımına ,akrabasına bu topraklarda vermiştir ,
Kerem  belki de  "Yanarım sevdadan dumanın tütmez Sen de benim gibi yanasın ’’ türküsünü Değle Ören Köyünün  toprağında  yakmıştır Aslısına,
Başka  ne diyeyim  Karadağ’ım sana ,hayranım taşına ,toprağına ekosistemine ,vadideki  yeşilliğine 
  Mimari yapına  hayranım ,kesme taşlarına, şapellerine ,sarnıçlarına mezar taşlarına ve Kültürel mirasına hayranım
Seni seviyorum ,iσε αγαπώ,eğo esena pola ağapo, se agapó ,ti amo ,I love you  Karadağım
Görüşmek üzere  Karadağ’ım’’
Sevgilerimle Saygılarımla


Prof Dr Mehmet  Asil Yılmaz