'Rüzgar enerji kurulu gücünde İzmir lider

İZMİR'de düzenlenen ve enerji sektörünün tüm taraflarını bir araya getiren Yenilenebilir Enerji ve Sürdürülebilirlik Zirvesi'nde konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türkiye'nin 10 bin 810 megavata ulaşan rüzgar enerji kurulu gücünde 1750 megavatlık kurulu güçle İzmir'in lider konumda bulunduğu söyledi.

Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) ve Posta Gazetesi iş birliğiyle Yenilenebilir Enerji ve Sürdürülebilirlik Zirvesi gerçekleştirildi. Posta Gazetesi Ege Bölge Temsilcisi Banu Şen'in yöneticiliğini yaptığı toplantıda dünyanın her gün artan enerji ihtiyacının çevreyle uyumlu yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmesi için gerekli adımlar ve politikalar ortaya konuldu. Enerji sektörünün tüm taraflarını bir araya getiren zirvenin açılış konuşmasını yapan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında sınırda karbon vergisi gibi yeni uygulamalar ile başta demir-çelik, kimya, otomotiv, tekstil olmak üzere birçok sektörün ihracatının ve rekabet gücünün etkileneceğini ifade etti. Bu sürecin olası yıllık maliyetinin 1,8 milyar dolar seviyelerinde olduğunu anlatan Eskinazi, Firmalarımızı yeşil dönüşüm adını verdiğimiz bu sürece hazırlamamız gerekiyor. Geleceğin sürdürülebilir modeller üzerinden oluşacağını, hatta döngüsel olmayan üretim tarzlarının çağ dışı kalabileceğini üyelerimize çok iyi anlatmamız gerekiyor. Yeşil dönüşüm sürecinde en önemli konularımızdan biri ise yenilenebilir enerji kaynakları. Büyüyen bir ekonomide güvenilir ve düşük maliyetli enerjinin çevresel açıdan sürdürülebilir şekilde sağlanması ülkemizin öncelikli enerji politikasını oluşturuyor dedi.  

'YENİ BİR GÜMRÜK TARİFE İSTATİSTİK POZİSYONU TANIMLANMASI GEREKİYOR'

Türkiye'nin 100 bin 334 megavata ulaşan elektrik enerjisi kurulu gücü içinde yenilenebilir ve temiz enerji kaynakları olarak kabul edilen rüzgar, güneş, biyokütle ve jeotermal enerjinin payının yüzde 22 seviyesine ulaştığını anlatan Eskinazi, Türkiye'nin elektrik enerjisi kurulu gücü içerisinde yenilenebilir enerjinin payını hızlı bir şekilde yüzde 50'nin üzerine çıkarmak gerektiğine dikkati çekti. Türkiye'nin özellikle rüzgar ve güneş zengini bir ülke olduğunu hatırlatan Eskinazi, Türkiye'nin 10 bin 810 megavata ulaşan rüzgar enerji kurulu gücünde 1750 megavatlık kurulu güçle İzmir'in lider konumda bulunduğunun altını çizdi. Bir tane bile deniz üstü rüzgar enerji santralinin olmamasının kabul edilebilir olmadığını savunan Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü:
İzmir; rüzgar, jeotermal, biyokütle ve güneş enerjisi açısından sahip olduğu yüksek potansiyelin sağladığı avantajlar ve coğrafi konumu nedeniyle bir yenilenebilir enerji merkezi, başka bir ifadeyle başkenti konumunda. İzmir'deki yenilenebilir enerji teknolojilerinin enerji piyasasının geleceğinde de önemli bir paya sahip olmasını bekliyor ve arzu ediyoruz. Yapılan saha araştırmaları, Türkiye'nin yenilenebilir enerji ekipmanları ihracatının yıllık 500 milyon dolar seviyesini geçtiğini gösteriyor. Sektör temsilcilerimizin amacı şu anda dağınık vaziyette olan ihracatçıları aynı çatı altında toplayarak güçlerini birleştirmelerini sağlamak. Biz de sektör temsilcilerimizle aynı düşüncedeyiz. Örneğin, bir rüzgar türbininde kullanılan bir motor parçası yenilenebilir enerji ekipmanı olarak görülmüyor, yani bunu ayrıştıracak bir tarife yok. Bu nedenle yeni bir Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu tanımlanması gerekiyor.

YENİLENEBİLİR ENERJİDE ARTIŞ VURGUSU

Güvenilir ve düşük maliyetli enerjinin çevresel açıdan sürdürülebilir şekilde sağlanmasının ele alındığı toplantıda konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürü Dr. Ömer Erdem, Bakanlık olarak enerji yatırımlarında finansal ve politik sürdürülebilirliğin sağlanmasına önem verdiklerini belirtip, Kararları istişare ortamında almaya gayret ediyoruz. Yatırımcılarımızın olduğu paydaşlardan gelen görüşlere önem vererek ülkeye katma değer sağlıyoruz. Türkiye'de enerji talep oranı her yıl artıyor. Son 15 yılda ortalama elektrik talebinde artış oranı yüzde 4'ün üzerindeyken geçen yıl bu oran yüzde 8'e kadar çıktı. Bakanlığın misyonlarından biri sanayiciye talep edilen enerjiyi zamanında sürdürülebilir şekilde sağlamaktır. Herhangi bir dar boğaz oluşmadan tedbir alınmalıdır. Önceliğimiz yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Ülkede üretilen elektriğin yüzde 65'i bu şekilde elde ediliyor. 1 Ocak 2020'den itibaren devreye alınan santrallerin hepsi yenilenebilir enerjidir. Diğer santrallerden de bir anda çıkmak mümkün değildir dedi.

'YENİLENEBİLİR KAYNAKLI ÜRETİMİ ARTTIRARAK GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMAYA BAŞLADIK'

Tüketicinin kullandığı elektriğin yenilenebilirden sağlandığına yönelik sertifika sistemi getirildiğini ifade eden Erdem, bunun sanayicilere karbon vergileri şartlarını sağlamalarına yardımcı olacak bir sistem olduğunun altını çizdi. Avrupa Birliği'ne yapılan ihracatlarda hazırlıklı olunması için gerekli alt yapıyı oluşturduklarını kaydeden Erdem, Sanayiciler ve tarımsal sulama yapanlar yenilenebilir enerji santrali kurabiliyorlar. Sanayicilerin maliyetlerinin aşağı çekilmesi ve karbon ayak izlerinin azaltılması noktasında harekete geçtik. Toplam kurulu gücümüzün yarısından fazlası yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşmaktadır. 2053 yılında Türkiye'nin karbon emisyonlarının net sıfır olması hedefi var. Karbon salınımının en önemli kaynaklarından biri enerjidir. Yenilenebilir kaynaklı üretimi arttırarak gerekli tedbirleri almaya başladık. Bakanlığımıza uzun dönemde enerji planının hazırlanması görevi verilmiştir ifadelerini kullandı.

'2021 YILI EN ÇOK EMİSYON SALINIMI YAPILAN YIL OLDU'

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknolojileri Komisyonu Başkanı Başkanı Ziya Altunyaldız ise telekonferans üzerinden bağlanarak yaptığı konuşmada sanayi, üretim ve Türkiye'nin sürdürülebilir büyümesi ve gelişmesi adına çalışmaya devam ettiklerini dile getirdi. Tüm dünyanın gündemine giren çevre ile yenilenebilir enerji ilişkisi konusunda çalışmalar yaptıklarını kaydeden Altunyaldız, Dünyanın 190 ülkesi küresel dünyanın her geçen yıl yaşanabilir olmaktan çıktığını kabul etti. Taahhütler verildi ama 2021 yılı en çok emisyon salınımı gerçekleşen yıl oldu. Küresel olarak daha bağlayıcı ve verilen taahhütlerin yerine getirilmesini takip eden bir mekanizmaya ihtiyaç var. Avrupa Konseyi'ne bunun için bir öneride bulunduk. Cezalar açısından ve tazminat hukuku açısından uluslararası bağlayıcı sözleşmelere ülkeler imza koymalı. Uluslararası anlaşmalar yeterli sayıda onay olmadığı için yürürlüğe girememiş. Ülkeleri dünyanın geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Bu konuda en önemli parametre enerjideki dönüşümdür. Emisyon hacminin çoğunluğunu enerji üretimi ortaya çıkarır. Enerji dönüşümü böylesine bir dönemde çekici güç olmak zorunda dedi.

İzmir'de özellikle rüzgar aksan üreticilerini gezdiklerini ve 75 GW'lık rüzgar kurulu gücünün olduğunu gördüklerini aktaran Altunyaldız şöyle devam etti: Milyarlarca dolar yatırım gerekiyor. Güneş enerjisinde de benzer potansiyelin bulunduğunu biliyoruz. Bizim gibi konvansiyonel fosil yakıtlarda fakir ülkelerin bir fırsatı var. Sanayileşmenin ihracat ve istihdam odaklı çalışmalarla enerjideki dönüşümü entegre etmeyi başardık. Yeni düzende bir avantajımız var. Bir farkındalık oluşturmuşuz. Önümüzdeki dönemde daha çok üretim alanları oluşturacağız. Bu alandaki hızlı dönüşümün önünde her engeli kaldıracağız. Yatırım motivasyonunun olduğunu sevinerek görüyoruz. Bu dönüşümün çekici gücü olmak istiyor bu sayede fosil yakıtlardan kurtulmak istiyoruz.
Programın ilk oturumunda rüzgar ve güneş enerjisinin sürdürülebilir kalkınmadaki önemi tartışılırken ikinci oturumdaki konuşmaların ardından zirve sona erecek. (DHA)