İzmirliler dikkat! Aile hekimleri iki gün grevde

İzmir Tabip Odası, 30 Haziran 2021 tarihinde yayınlanan ve 1 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe giren Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği halen geri çekilmemesi dolayısıyla, taleplerini yinelemek amacıyla önümüzdeki iki gün boyunca aile hekimlerinin iş bırakacaklarını bildirdi.

Yönetim kurulu adına İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak’ın okuduğu basın açıklamasında, “Ceza Yönetmeliğinin birinci yılında Mesleki onur ve itibarımızı zedeleyen, sağlık sisteminin çöküşünü hazırlayan uygulamalara itiraz etmek amacıyla 30 Haziran ve 1 Temmuz 2022 tarihinde iş bırakarak çeşitli sağlık sendikalarıyla birlikte, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü binası önünde saat 12.30’da basın açıklaması yapılacaktır” denildi. Yönetim kurulu tarafından yapılan açıklamada, covid pandemisi hakkında da kamuoyunu bilgilendirirken sağlıkta katılım payının artırılmasından vazgeçilmesi gerektiği vurgulandı.

“TALEPLERİMİZE GERÇEK DÜZENLEMELER GETİRİLMEDİ”
Başkan Kaynak Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliğine ilişkin açıklamasının devamında “Etkin ve caydırıcı bir Sağlık'ta Şiddet yasası, güvenli ve insanca çalışma koşulları, bilimsel ve tıbbi gereklere uygun mesleki olanak ve koşullar, emeğin karşılığı ücretlendirme, angarya, aşırı iş yükü ve idari baskılara son verilmesi şeklindeki taleplerimize etkin ve gerçek düzenlemeler getirilmemiştir” ifadelerini kullandı.

COVİD-19 DAHA BİTMEDİ
Covid pandemisinin son 4 aylık dönemde günlük hastaneye yatış, yoğun bakım ve vefat sayılarında önemli azalmaların olduğu belirtilen açıklamada, “Bunun önemli bir gelişme olduğunu kaydetmek gerekir. Ancak bu durum salgının sona erdiği anlamına gelmez. Sönümlenmenin nedeni, ülkemizde ve dünyada gerek hastalık geçirenlerin çoğalması ve aktif bağışıklık elde edilmesi ve gerekse örneğin ülkemizde farklı sayılarla olmakla birlikte nüfusun %60'lık bir kesiminin aşı ile pasif bağışıklık elde etmesi olarak belirtilebilir. Bu süreçte, yeni varyantların oluşumu ve bunların da daha farklı özellikte klinik belirti ve bulgu vermeleri ve özellikle son dönemde yaygınlaşan ve bulaşma olasılığı ve kolaylığı daha yüksek görünen Omikron varyantının , akciğer komplikasyonlarının daha seyrek ve az, buna karşılık üst solunum yolu enfeksiyonu olarak geçiriliyor olmasının daha sık görülmesi, hastane, yoğun bakım ihtiyacını azaltmış ve daha çok ayaktan hastalık geçirilmesi tarzında bir sürecin hakim olmasına yolaçmıştır. Ancak son günlerde farklı ülkelerden gelen laboratuvar bilgilerine dayanan verilere bakılacak olursa, BA4 ve BA 5 ile BA 2-12-1 varyantlarının, daha agresif seyredebileceği yönünde bazı paylaşımlar bulunmaktadır. Bunların hem daha kolay bulaş yapması ve hem de alt solunum yoluna inme özelliği taşıması, tekrar Covid-19‘un ciddi seyirli klinik tabloları ile karşılaşılması endişesi yaratmaktadır” ifadelerine yer verildi.

“MASKE-MESAFE-HİJYEN DEVAM ETMELİ”
Vakaların azalmasıyla birlikte maske kullanımının serbest olmasına ilişkin değerlendirilmelere yer verilen açıklamada, "Maskenin kaldırılması, esas olarak kişisel korunma önlemleri olan 'Hijyen-mesafe-maske' üçlüsünün en önemli bölümünün ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir. Hijyen zaten hayatımızın önemli bir parçasıdır ve hiç vazgeçilmeyecek bir uygulamadır. Bunun eğitiminin tekraren her yaş grubuna verilmesi ve ilgili malzemelerinde her alanda uygun şekilde ve hatta devlet güvencesi ile sağlanması uygundur. Maske ise mesafenin korunamadığı, ulaşım, sağlık kuruluşları, kalabalık devlet daireleri ve AVM gibi insanların yakın mesafede bulunmak zorunda kaldıkları alanlarda 'Mesafeyi koruyamıyorsak maskemizi takalım' sloganı ile devam ettirilmesi gerekmektedir.” 

Kaynak gerçekleştirdiği basın açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

Ekonomik kriz sürekli derinleşirken, yoksulluk sınırı Haziran ayı itibarı ile 20.140 tl, açlık sınırı ise 6.779 tl olarak hesap edilmekteyken ve asgari ücret hala 4.253 net iken zorunlu bir temel yaşam hakkı olan sağlığa ulaşımda, açık olarak %50 lik bir zammın kabul edilebilir olmadığını ifade etmek isteriz. Bu nedenle bu ek bütçe tasarısındaki, sağlığa ulaşımı daha da engelleyecek ve zorlaştıracak olan “katılım payı artışının" kaldırılması gerekirken zam yapılması kabul edilebilir değildir. Katılım payları tümüyle kaldırılmalı ve sağlık hizmeti kamu hizmeti olarak ücretsiz hale getirilmelidir.