İzmir Barosu'ndan Dünya Engelliler Günü Mesajı: "Sorun Sevgi Değil, Ayrımcılık ve Erişimsizliktir"
İzmir Barosu, engelli bireylerin hak ihlallerine dikkat çekerek ayrımcılığın sona ermesi için tüm kurumları sorumluluk almaya çağırdı.
İzmir Barosu, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla yaptığı kapsamlı açıklamada, engelli bireylerin temel haklara erişimde karşı karşıya kaldığı ciddi ihlallere dikkat çekerek tüm toplumun hak temelli bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurguladı. Baro yetkilileri, özellikle bakımevleri ve özel eğitim kurumlarında ortaya çıkan şiddet ve ihmal vakalarının, devletin yasal sorumluluklarını yerine getirmediğinin açık bir göstergesi olduğunu ifade etti.
Açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 5. maddesiyle devletin, bireylerin hak ve özgürlüklerinin önündeki engelleri kaldırma görevi üstlendiği hatırlatıldı. Ancak son bir yıl içinde eğitim, sağlık, adalet, ulaşım, istihdam ve sosyal hizmetlere erişim alanlarında yaşanan olayların, bu görevlerin gerçek anlamda yerine getirilmediğini ortaya koyduğu belirtildi. Bakımevlerinde, rehabilitasyon merkezlerinde ve özel bakım kuruluşlarında ortaya çıkan işkence, kötü muamele, ihmal ve istismar vakalarının kamu denetiminin ne kadar yetersiz olduğunu gösterdiği ifade edildi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı kurumlarda yaşanan ölümlerin bile kayıtlara tam olarak yansımadığı, sağlıklı soruşturmaların yapılmadığı kaydedildi. Öte yandan otizmli bireylere yönelik şiddet görüntülerinin, özel eğitim alanındaki ihlallerin istisna değil, yapısal bir sorun olduğunu gösterdiği dile getirildi. Engelli bireyin bakım yükünü tek başına taşıyan ailelerin yaşadığı ağır psikolojik ve ekonomik baskı nedeniyle intiharla sonuçlanan olayların çoğaldığına dikkat çekilerek mevcut destek sisteminin bir “sosyal koruma ağı” olmaktan uzak kaldığı belirtildi.
Baro açıklamasında, Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme’nin devletlere engelli bireylerin tüm haklardan eşit şekilde yararlanmasını sağlama yükümlülüğü getirdiği hatırlatıldı. Buna karşın Türkiye’de engelli yurttaşların hâlâ en temel hak olan “yaşama hakkı” sınırında yaşamaya zorlandığı ifade edildi. Kamu otoritelerinin 3 Aralık gününü “sevgiyle engelleri aşma” yaklaşımına indirgediği, oysa engellilik alanındaki asıl sorunun sevgisizlik değil; hak ihlalleri, ihmaller, erişilemezlik ve ayrımcılık olduğu vurgulandı. Engelli bireylerin taleplerinin yardım, sadaka ya da iyi niyet temennileriyle gölgelenemeyeceği belirtildi.
İzmir Barosu, engelli bireylerin bulunduğu tüm kurumlarda bağımsız izleme mekanizmalarının devreye sokulması gerektiğini, şiddet ve istismar dosyalarında cezasızlık politikasına son verilmesinin zorunlu olduğunu belirtti. Rehabilitasyon merkezleri, özel eğitim kurumları ve bakımevlerinde kamera zorunluluğunun getirilmesi, şeffaf denetim süreçlerinin işletilmesi ve alanında uzman personelin istihdam edilmesi gerektiği ifade edildi. Engelli bireylerin eğitim, sağlık, istihdam ve adalete erişimde yaşadığı ayrımcılığın, fiziksel veya dijital erişimsizliklerin acilen giderilmesi çağrısında bulunuldu. Ailelerin ücretsiz, nitelikli ve sürdürülebilir bakım desteğine erişiminin sağlanması; psikososyal destek hizmetlerinin yaygınlaştırılması gerektiği bildirildi. Ayrıca 2024–2025 dönemine ilişkin mevzuat değişiklikleri içinde yer alan ve engelli haklarını kısıtlayabileceği düşünülen düzenlemelerin STK’ler, barolar ve engelli örgütleriyle birlikte yeniden değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.