Finans Enstitüsü'nün dolar tahmini: 9.50 lira

Dolar/TL için "adil değer" tahminini 7,50'den 9,50'ye yükselten Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), iki temel gerekçesini açıkladı...

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), dolar/TL'de "adil değer" tahminini 7,50'den 9,50'ye yükseltmesinin gerekçelerini açıkladı.

IIF, uzun süre 5,50 seviyesinde tuttuğu dolar/TL için adil değer tahminini, 6 Nisan 2020'de 6,30'a, 29 Haziran 2020'de 7,50'ye, 2 Mayıs 2021'de 9,50'ye yükseltmişti.

Bu rakam, bir kurun belirli bir vadede bu seviyeye yükseleceği tahminini değil, Türkiye'nin mevcut ekonomik durumunda cari açığını kapatmak için gerekli görülen kur seviyesine işaret ediyor.

İKİ TEMEL NEDEN

Sözcü'den Emre Deveci'nin haberine göre, IIF, 9,50 kararının arkasında iki temel gerekçe olduğuna işaret etti.

Bunlardan birincisi, cari açığın, daha önce beklenenden daha yüksek seviyelerde seyretmesi. Kurum, 2021 yılı için cari açık tahminini, milli gelirin yüzde 3'ü seviyesinden yüzde 4'e çıkardı.

2020 yılında cari açık, 36,7 milyar dolar olmuştu. Şubat 2021'de 12 aylık cari açık, faizlerdeki artışa ve kredilerdeki yavaşlamaya rağmen ekonomik aktivitenin görece güçlü seyretmesi ve emtia fiyatlarındaki artışla birlikte 37,8 milyar dolara yükselmişti.

IIF'in işaret ettiği ikinci temel gerekçe, Türkiye'ye yabancı sermaye girişlerinin beklenenden çok daya zayıf olması ve hatta mart ortasından itibaren ciddi çıkışlar olması.

Bu iki temel gerekçeyle IIF, ihracat artışı ve cari açık görünümünde düzelme için dolar/TL'de denge seviyesinin daha yüksek olması gerektiğini savunuyor.

Soldaki rezerv grafiğinde IIF, TCMB’nin swap hariç tutulduğunda brüt döviz rezervinin ekside olduğuna işaret etti. Sağdaki grafik ise adil değer tahminin son üç yıldaki değişimini gösteriyor.

SON İKİ AYDA 9,9 MİLYAR DOLARLIK ÇIKIŞ

Nitekim, Merkez Bankası (TCMB) verileri, yabancıların mart ve nisan ayında toplamda yaklaşık 9,9 milyar dolarlık net çıkışa imza attıklarını gösteriyor.

Bu çıkışın 2 milyar doları tahvil ve hisse senedi piyasası, 7,9 milyar doları ise swap kanalından gerçekleşti. Böylece yılın ilk dört ayında menkul kıymet ve swap kanalından toplam yabancı çıkışı, 6,9 milyar dolar oldu.

Türkiye bir yandan cari açık verirken, bu açığı yabancı sıcak para girişleriyle finanse edememiş oldu. Bu durum da rezervler üzerinde baskının devam etmesini beraberinde getirdi.

TL EN ZAYIF PARA BİRİMLERİNDEN

IIF, reel efektif döviz kuru verilerinden yola çıkarak TL'nin gelişen ülke para birimleri arasında en zayıflar arasında yer aldığını yazdı.

2013 sonundan bu yana TL'nin reel olarak yüzde 36 değer kaybettiğini, bu alanda Brezilya realinin ardından en çok değer kaybeden para biriminin TL olduğunu hatırlatan IIF, Brezilya realinin olması gereken değerinin yüzde 20 altında olduğunu ancak TL için bu durumun söz konusu olmadığını belirtti.

Turizm gelirinin salgın nedeniyle beklentilerin altında kaldığını ve bu durumun cari açık açısından olumsuz olduğunu vurgulayan IIF, sene başında olumlu olan yabancı girişlerinin ise sonra terse döndüğünü hatırlattı.

IIF sağdaki grafikte, son 7 yılda TL’nin en çok değer kaybeden ikinci gelişen ülke para birimi olduğunu gösterdi. Soldaki grafik, reel efektif açıdan Brezilya, Güney Afrika ve Türkiye’de para birimindeki 20 yıllık seyri ortaya koyuyor.

"REZERVLER TAMPON OLABİLİRDİ AMA…"

Dış ticaretin açık verdiğin, turizm gelirlerinin düştüğünü, cari açığı finanse edecek yabancı sermayenin de giriş yerine çıkış yaptığını belirten IIF, “Resmi döviz rezervleri bir tampon olabilirdi ancak onlar da düşük seviyede” dedi.

2020'de rezervlerde ciddi bir düşüş olduğuna dikkat çeken IIF, paylaştığı grafikte TCMB'nin swap ile bankalardan ödünç aldığı dövizler çıkarıldığında sadece net değil brüt döviz rezervinin de ekside olduğuna işaret etti.

Nisan sonu itibarıyla TCMB'nin swap hariç net rezervi ise eksi 48,7 milyar dolar seivyesinde bulunuyor.

Bu durumda alternatifin, cari açığın kapanması için TL'nin değer kaybetmesine izin verilmesi olduğunu belirten IIF, ”Bizce bu, en olası yol” dedi.

Adil değerin 7,50'den 9,50'ye çekilmesinin olumsuz bir sinyal olarak değil sadece ödemeler dengesinin yeniden dengelenmesi için ihtiyaç olarak görülmemesi gerektiğini belirten IIF, “Adil değer tahmininin en iyi durumda bile bilimsel bir kesinlik taşımadığını söylememize gerek yok” denildi