12 Eylül'e Doğru (5) - Darbe Günü Belirleniyor...

    Araştırmacı yazar Bülent Ruscuklu, yazı dizisinin bugünkü bölümünde ülkede yaşananların yanı sıra Evren'in aldığı kararı da açıklıyor.

    12 Eylül'e Doğru (5) - Darbe Günü Belirleniyor...
    12 Eylül 2019 - 00:44

    BÜLENT RUSCUKLU YAZDI

    "Dört gün çalışıp yönetime el koyma konusunda hazırlıkları tamamladık. Şimdilik bu plandan kimseye söz edilmesin. Müdahale gününü belirleyinceye kadar...” dedi Genelkurmay Başkanın Evren.

    1 Temmuz’da Komutanlar müdahale gününü tespit etmek amacıyla bir araya gelmişlerdi.

    “Harekâtın gününü belirlememiz gerekiyor. Benim aklımdaki tarih 11 Temmuz.”

    Genelkurmay Başkanı kesin bir tarih telaffuz edince odadakileri garip bir duygu sarmıştı. Bugüne kadar bir çıkış yolu bulunması ümidiyle beklemişlerdi. Fakat ülkedeki durum gittikçe batağa saplanıyordu.

    Jandarma Genel Komutanı bir hatırlatma yaptı:

    “Biliyorsunuz CHP hükümeti düşürmek için gensoru vereceğini ve MSP de destekleyeceğini açıklamıştı. Bunun sonucu planımızı etkileyebilir.”

    “Neden etkilesin ki?” dedi Orgeneral Ersin. “Hükümetin gereksiz yere düşürülmesi toplumun çoğunluğunda zaten kabul görmez.”

    Harekât emirleri Ordu Komutanlıklarına ve sıkıyönetim Komutanlıklarına gönderilsin. Özel kuryelerle.”

    2 Temmuz’da TBMM’ de Demirel hükümeti hakkında yapılan güven oylamasında, 277 milletvekili hükümete güven, 214 milletvekili güvensizlik oyu vermişti.

    Ertesi günü basında bazı açıklamalar dikkat çekiciydi.

    CHP, “MSP’nin ipiyle kuyuya inilmez.”

    MSP, “Kerhen destekledik.”

    2 Temmuz 1980’de Demirel hükümetinin güvenoyu alması müdahale hazırlığı yapan Komutanların planını bozmuştu.

    Darbenin ertelenmesi kararı alındı.

    “ ….. yeni güvenoyu almış bir hükümete karşı darbe yaparsak dünyaya karşı bir şey diyemeyiz.

    Hava Kuvvetleri Komutanı Şahinkaya biraz rahatsızdı.

    “Şimdi vazgeçince harekât emirleri orada duruyor. Terfi edemeyen acaba söyler mi? Söylemeyeceklerini düşünüyorum ama yine de bu bize rahatsızlık verir.”

    “O zaman bu dosyaları geri alalım!

    Ama dosyaları okudular, hükümete giden olursa” diye mırıldandı Jandarma Genel Komutanı Celasun.

    “Bunu hiç aklıma getirmedim. Kararı biz onlarla beraber aldık. Gideceklerini hiç düşünmüyorum” dedi Evren.

    (Kenan Evren’e, “Ya Demirel’e biri söyleseydi. Sizi görevden almaya kalkabilirlerdi” diye sormuştum. Kenan Evren gülerek, “O zaman harekâtı başlatırdık” diye yanıt vermişti. (B.R.)

    Sonu Gelmeyen Öldürmeler

    19 Temmuz 1980 günü, 12 Mart döneminin başbakanlarından Nihat Erim, İstanbul Dragos’ta evinin önünde korumasıyla birlikte Dev-Sol militanları tarafından öldürüldü.

    Üç gün sonra da Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) kurucusu Kemal Türkler bir saldırı sonucu hayatını kaybetmişti.

    Sağ kesim, 27 Mayıs günü Ankara’da öldürülen Gün Sazak’ın intikamını almak için DİSK eski Genel Başkanı Kemal Türkler’i öldürmüştü.

    Haziran ve Temmuz aylarında terörden ölenlerin sayısı toplam 571 kişiydi. Yaralı ise 976…

    headline.jpg26 Ağustos günü de Komutanlar bir araya gelip hareket gününü 12 Eylül olarak tespit etmişlerdi.

    Kudüs’ü Kurtarma – İrtica - Mitingi

    Milli Selamet Partisi 6 Eylül 1980 günü Konya’da “Kudüs’ü Kurtarma” mitingi düzenlemişti.

    Gerçekte yapılacak olan miting, laik devlet düzenine karşı bir güç gösterisiydi.

    Çoğunluğunun başında yeşil ve beyaz takke, boyunlarında tespih, sırtlarında cübbe vardı.

    Şeriat gelecek, vahşet bitecek”, “Ya şeriat ya ölüm”, “Laiklik dinsizliktir”, “İslam Ümmeti Şeriat Devleti”, “Anayasa Kuran” sloganları atarak yürüyorlardı.

    prof-drnecmeddin-erb-816a369fc5f08ea21369.jpgMitingi düzenleyen Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan topluluğu tahrik edici konuşma yapmıştı.

    “… Türkiye’nin kurtuluş ve güçlenmesi batı kulüpte değil, milli görüştedir…

    Sultan Fatih’in inancındadır. Müslümanların mukaddes şehri, Kudüs’e yaptıkları tecavüz karşısında mutlak kurtarmanın inanç ve azmini de yaşıyoruz…”

    Müdahaleyi Öğrenen İlk Sivil

    “Komutanım” dedi Özel Kalem Müdürü Çevik Bir: “Emin Bey geldiler. Emin Paksüt.”

    Orgeneral Evren eski politikacı Paksüt’e oldukça güveniyordu. Siyasetçi, eski milletvekiliydi. Anayasacı olarak bilinirdi.

    Üç gün önce 6 Eylül’de yaptıkları görüşme oldukça farklı bir ortamda geçmişti:

    “Emin Bey” demişti Orgeneral Evren, “Sen Genelkurmay Başkanı olsan ne yaparsın?”

    “Ben duruma müdahale ederim. Artık Türkiye başka şekilde düzlüğe çıkamaz.”

    “Size bir konuşma metni vereceğim. Bunu okuduktan sonra fikrinizi öğrenmek isterim.”

    Genelkurmay Başkanı’nın verdiği konuşma metni, müdahaleden sonra radyodan okuyacağı bildiriydi.

    Emin Paksüt elindeki metne bir göz attıktan sonra biraz yüzü hafiften sararmış fakat bir şey söylememişti.

    Genelkurmay Başkanı Evren daha sonra metni verdiğine pişman olmuştu.

    “Ya bunu söylerse” diye geçirmişti aklından.

    O gün konuşurlarken Genelkurmay Başkanı bir ara, “Cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?” diye sormuştu Emin Paksüt’e. “Meclis seçemiyor. Yeni bir Anayasa hazırlanacak olursa, halka seçtirelim.”

    “Bunu yapmayın!” dedi Emin Paksüt.”

    Orgeneral Evren şaşırmıştı.

    “Neden?” diye sordu.

    “Halk öyle birini seçer ki, mesela Fettulah’ı seçebilir. Mecliste bu durum olmaz. Halk henüz o seviyede değil.”

    “Dokunulmazlık zırhının da kalkması gerekmez mi?”

    “Dokunulmazlık bir sorun doğru. Ancak bazen iktidar, 2-3 milletvekili çoğunluğu ile sağlanır. Muhalefet ikide bir gensoru verir, hükümeti düşürmek için. Dışardan bir iki adam bulur. İktidar milletvekilleri ile kavga ettirir. Ya da başka bir yolla mahkemeye düşürtür tutuklanır. Bu sırada bir gensoru verip muhalefet de hükümeti düşürür.”

    MİT’in Darbeden Haberi Olması

    MİT Müsteşarı Korgeneral Bülent Türker geldi efendim” dedi Emir Subayı Albay Bir. Siz çağırtmıştınız.”

    “Evet, gelsin” dedi Genelkurmay Başkanı Evren. Bayrak Harekâtına iki gün kalmıştı ve dikkati çekmemek için günlük işlerin de aksatmadan yürütülmesi gerekiyordu.

    “Komutanım beni emretmişsiniz.”

    “Gel Bülent Paşa, sana söyleyeceğim önemli bir durum var. Yaklaşık 48 saat sonra 12 Eylül günü sabaha karşı yönetime el koyacağız. Bütün hazırlıklar yapılmış durumda.”

    MİT Müsteşarı şaşırmış görünmemişti.

    “Tepki olmadı yüzünde, haber almış mıydın daha önceden?”

    “Komutanım, Diyarbakır Bölge Daire Başkanı bu sabah mesaj çekmişti. Ordu yönetime el koymak için hazırlık yapıyor diye. Oradaki arkadaşa Sıkıyönetim Komutanı söylemiş.”

    “Sıkıyönetim Komutanlarına emir gitmişti. Onlar da hazırlıklarını yapıyorlar. Oradaki MİT görevlisine söylemesi onun takdiri.”

    Daha başka Bölge Daire Başkanlarının da haberi olmuştu.

    12 Eylül 1979 ile 11 Eylül 1980 tarihleri arasında yaşanan terör olaylarında 2677 vatandaş ve 135 güvenlik görevlisi, toplam 2812 kişi öldürülmüştü. Yaralı sayısı ise 6784.

    (DEVAM EDECEK)

    YORUMLAR

    • 0 Yorum